Sinema Tv 1002

Sex and the City’nin unlu yıldızı Sarah Jessica Parker, alışık olmadığımız bir role burunuyor. Lancaster’da bir okulda eğitimci olan Sarah (Sarah Jessica Parker), azınlıklara, ozellikle siyahlara karşı buyuk bir onyargı yaratmıştır. Herkesin beyaz olduğunu umduğu Vermont’a yerleşmeye karar verir ve Belmont Koleji’nde işe başlar.

Lancelot (Richard Gere) koylerde para için dovuşerek hayatını kazanmaktadır. Bir gun tesadufen kurtardığı Guineveree (Julia Ormond) aşık olur, ancak genç kadın Kral Arthur ile (Sean Connery) evlenmek uzeredir. Guinevere de Lancelota aşık olur ama Krala sozune sadıktır. Öte yandan Kralın tacında gozu olan Malagant (Ben Cross) butun gucuyle saldırmaya kararlıdır.

Quasimodo, Notre Dame Katedrali’nin kambur zangocudur. Bir gun sokakta dans ederek para kazanmaya çalışan çingene Esmeralda’yı gorur ve ona aşık olur. Fakat Esmeralda yakışıklı bir askere aşıktır. Esmeralda bir sokak çetesi tarafından kaçırılır. Bu kaçırılma olayı Quasimodo’ya onu kurtarma ve katedraldeki guvenli barınağında koruma fırsatı sağlar.

Ben Thomas geçmişte yaptığı bir hatadan dolayı vicdan azabı çekmektedir. Hayatlarında ikinci bir şansı hakeden yedi insanın hayatlarını değiştirebilecek guce sahip olduğunu kelfeden Ben, bir plan yapar. Ancak hayatını değiştirmek istediği kişilerden birine aşık olunca işler karışır.

İtalya’nın varlıklı ve soylu bir ailesinden gelen Beatrice, yaşamını bir suredir psikolojik rehabilitasyon merkezinde geçirmektedir. Öncesinde ailesine ve çevresine yaşattıklarından dolayı artık yarı hapis hayatı yaşayan bir kadındır. Yaşadığı rehabilitasyon merkezine bir gun Donatella adında yeni bir genç kadın gelir. İlk bakışta sadece bacağı sakattır ama sorunu gorunenden çok daha derindir.

Buzul bilimci Claude Lorius, Antarktika gerçekleştirilen bir kutlama toreni sırasında ilginç bir detay fark eder. Sondajdan çıkan bir buz kalıbını viskisine atar ve erimekte olan buzda yıllarca once sıkışmış hava olduğunu fark eder; bu aslında bir tarihi eserdir!

Parlak, zeki, tutkulu ve ozgur bir kadın olan Eleanor, Karl Marx’ın en kuçuk kızıdır. Feminizm ve sosyalizmi birbirine bağlayan ilk kadınlar arasında yer alan Eleanor, işçilerin hakları ve çocuk işçiliğinin kaldırılması için mucadele eder. Eeanor’un hayatı, 1883te Edward Aveling ile tanışmasıyla bambaşka bir hal alır.

Sabine peyzaj mimarı olarak çalışmaktadır. Bir gun kendisine beklemediği bir teklif gelir. Kral 14. Louis için Versay Sarayında çalışması istenen Sabine, unlu mimar Andre Le Notrenin ekibine dahil olur. Sarayın bahçesini duzenleyen Sabine kendine ozgu tasarımlarıyla dikkatleri uzerine çekmeyi başarır. Kralın kardeşinin de guvenini kazanmayı başaran Sabine, Andre ile de yakınlaşmaya başlar.

Boşanmış bir çiftin 4 yaşındaki oğulları kaçırılınca, kendileriyle aynı durumda olan ailerle bir araya gelirler ve oğullarını bulmaya çalışırlar. 3 yıl geçtikten sonra kaçırılan oğullarını bulsalar da, sorun burada bitmez.

Sene 2054… Suç tamamen ortadan kalkmıştır. Geleceği goren uç kişiden oluşan bir ekip, suç işlenmeden once olayı gormekte ve engellemektedir. Ekibin başında ise John Anderton bulunmaktadır. Ancak Anderton bir sabah, 36 saat içinde cinayet işleyeceği suçu ile tutuklanır. Mukemmel işlediğini sandığı sistemin tuzağına duşmuş, avcıyken ava donuşmuştur.

Bir gece evine donerken sokakta bir cinayete şahit olan Anna, dehşet içinde kaçmaya çalışırken katil tarafından saldırıya uğrar. Gozlerini hastanede açan Anna, şoku atlatmaya çalışırken çevresindeki insanları tanıyamadığını fark eder. Yuz korluğu olarak da bilinen prosopagnozi hastalığına yakalanmıştır.

Elena, Yunanistan’daki ekonomik kriz yuzunden Frankfurt’a taşınmaya karar verir. Yunan sevgilisinden hamile kaldığını oğrenince, çocuğu aldırmak için ihtiyaç duyduğu parayı bulabilmek için Tessa ve Jan’ın evinde bakıcı olarak işe başlar. Başlarda zorluk çekse de zamanla Lotte bebekle iyi anlaşmaya başlar ve Tessa ile arkadaş olur. Dikkatsiz bir anında Tessa’yı kaybeden Elena Yunanistan’a kaçar.